Koskoca adamlar ana babalarının, eşlerinin, çocuklarının, torunlarının önünde “Hay anasını s.ktiğimin falancası… ” diye başlıyor söze! Sonra her cümlenin başında, ortasında, sonunda tekrarlayıp sürdürüyor muhabbetini (!). Ne kadar çirkin, ne kadar korkunç! Ne kadar ayıp, Ne kadar utanç verici! Ama kimsenin yüzü kızarmıyor. Utanmanın u’su bile yok ortamda… Sonraki konuşmacı da aynı minval üzere söverek
BİZ kim miyiz ? Biz, lokması iktidarca her gün biraz daha küçültülen, boğazı her gün biraz daha sıkılan yurttaşlarız. BİZ, soyu, inancı, siyasal tercihi iktidarca beğenilmediği için dışlanan, iş bulma olanaklarından yoksun bırakılan, ağzımızla kuş tutsak, yazılı sınavlarda tam puanlar alsak da mülakat denilen ahlaka aykırı uygulamalarla kapı dışarı edilerek işsiz bırakılan liyakatli gençleriz. BİZ,
Ne çok felaketlerle karşılaşıyor insanlık: Doğal, sosyal, ekonomik, siyasal, nükleer, kimyasal… Ve en korkuncu: Cehalet! Çünkü cehalet, uğranılan felaketin nedenini, nasılını, doğurduğu yıkımın önlenebilir olduğunu, aynı yolda yürünürse kişilerin de toplumların da aynı çukura tekrar tekrar düşeceklerini bilmemektir, anlayamamaktır. CEHALET MALÜLÜ KİŞİLER VE TOPLUMLAR yaşanan felaketleri önlemenin yolunu NAZAR BONCUKLARINDA, KAPILARA PASLI AT NALLARI ÇAKMAKTA,