YANINIZDA MIŞIL MIŞIL UYUYAN KİM?

Gecenin bir  vakti. Yarı uyur yarı uyanık bir haldesiniz. Yanınızda biri var, mışıl mışıl uyuyor. Huzur içinde. Dirseğinize dayanarak hafifçe doğrulup onu seyre dalıyorsunuz

Ne kadar sevimli, ne kadar mutlu, ne kadar cana yakın bir yüz. Siz ki onu aynı yatağı paylaştığınız ilk günden beri ne kadar kırmış, incitmiş,  ne kadar hırpalamış, dış dünyanızın sırtınıza yüklediği ağırlıkların, sıkıntıların, zulümlerin sorumlusu oymuş gibi isyanlara kalkışıp bağırmış, çağırmış… sınız. O ise acınızı nasıl gidereceğini, sizi nasıl  teselli edeceğini bilememenin şaşkınlığıyla adeta çırpınıp durmuş.

Bükemediğiniz bileklerin yerine onun kalbini kırarak,  saldırarak hayatın acısını üstünüzden atmaya çalışmışsınız. Bunu ona birçok kez yapmış ama ondan pek  az özür dilemişsiniz. Duygularınızı, sıkıntılarınızı, tepenizde dolaşan belaları onunla  paylaşmaktan hep kaçınmışsınız. Buna rağmen o sizi hep anlamaya  çalışmış, kalbindeki yaraları, çatlakları kısa sürelerde onarmıştır. Ve işte her zaman olduğu gibi bu gece de yanınıza sokulmuş, barış ve huzur içinde uyuyup dinlenmeye çalışmaktadır.

Kimdir bu sabır taşı?

Kimdir bu tüm aksiliğinize, kırıcılığınıza karşın sizden kopup kendisine sığınacağı başka bir yatak aramaya   yönelmeyen  altın yürekli insan?

Onun yerinde  olsaydınız aynı anlayışı, aynı sabrı, aynı sevgiyi siz ona gösterebilir miydiniz?

Sakince, sessizce düşünün hele; uzun zamandan beri fırsatlar buldukça hırpaladığınız, azarladığınız bu insan size ne yaptı ki ona böylesine düşmanca davranıyor, gözlerinizi ondan kaçırıyor, size korka korka söylemeye  çalıştıklarını duymazdan geliyorsunuz? Bütün bunlara karşın o size inanılmaz derecede sabırla, sevgi ve saygıyla yaklaşmaya çalışıyor da siz onun kalbini ayaklarınızın altına almış, ezip duruyorsunuz. Neden? Neden?

Sevgili dert küpü insan,  açıkça görülüyor ki siz çok ezilmiş, yorulmuşsunuz, azdan da az rahatlamak için sizden daha ezilmiş bir insan görüp teselli aramak gibi yanlış bir yolda çıkış arıyorsunuz. Bakın, yatak arkadaşınızın şu sakin, masum yüzünü seyretmek bile size iyi gelmeye başladı.

Lütfen,  sizi ezenlerden, kahredenlerden öcünüzü şu yanınızda her şeye rağmen ince bir tebessümle uyumakta olan bu insandan almaktan vaz geçin. Usulca eğilip alnını öpün, saçlarını öpüp okşayın. Onun uykusunu bölmeyecek kadar hafif bir sesle:

“Şunca zamandır bağırıp çağırmalarımın, küskünlüklerimin, saygısızlıklarımın seninle hiç ilgisi yok; ben, evimizin dışında yüklenip ezildiğim dertlerden dolayı bu haldeyim. Sıkıntılarımı seninle paylaşmaktan kaçındığım için bu haldeyim.”  diye fısılda.  Sonra yatağına usulca uzan ve onu uyandırmaktan kaçınarak elini hafifçe eline al. Biraz sonra onun elinden farkındalık sıcaklığı alacaksın.

O sıcaklığı algıladığında

Belki de aylarca sürdürdüğün soğuk savaşın yanlışlığını anladığını, bu süre içinde kendisini üzmekten büyük pişmanlık ve utanç duyduğunu, kendisinden özür  ve af dilediğini… fısılda.

Bu fısıltı daha sonra büyük olasılıkla birlikteliğinize yeni bir dönem, yeni bir birliktelik  katacaktır.

Bunu yapabileceğinize inanıyorum.

Sizin ve her şeye rağmen yanınızda mışıl mışıl uyuyabilen insanın bunu yapabilecek güçte olduğunuzu görüyorum.

Siz yapabilirsiniz.

Başarılar diliyorum.

22.12.2025    Remzi KISA  Kocapınar Notlarım.

Bir Yorum Yaz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir