İKTİDAR SARHOŞLUĞU

İçkiyi fazla kaçırıp kendini perişan edenlerin halini bilirsiniz. Hem sonradan çok pişmanlık duyacakları, kendilerini küçük düşürecek davranışlarda bulunurlar; yürürken ayakları birbirine dolanır, yere yıkılırlar; içleri dışlarına çıkar hem de çevrelerini rahatsız ederler. Böyleleri genellikle evinden, ailesinden kopar, göz göre göre yuvalarını yıkarlar. Eşleri, çocukları perişan olur.

Sarhoşlarla aynı masayı, aynı ortamı paylaşmak, yakışıksız söz ve davranışlarına katlanmak istemeyiz. Böyleleriyle bir arada bulunmak zorunda kalırsak ve eğer sözümüzü dinlemek nezaketini göstereceklerini umarsak, onlara alkolün beden, ruh ve toplum sağlığımızı bozduğunu, ayrıca sarhoşluğun çok ayıp bir durum olduğunu, kendilerini önemsemiyorlarsa bile, ailelerini üzmek ve zor duruma düşürmek haklarının bulunmadığını anlatmaya, onları alkolden uzaklaştırmaya çalışırız.

Sarhoşluğun bir başka çeşidi vardır ki o, iktidar sarhoşluğudur.
İktidar sarhoşluğu, alkol sarhoşluğundan çok daha zararlı, çok daha küçük düşürücü, çok daha ayıp, ayılınması çok çok daha uzun süren, hatta ancak iş işten geçtikten sonra mümkün olabilen bir sarhoşluktur.

İktidar, en kısa deyişle yönetme yetkisi ve bu yetkiye sahip olma halidir. Yönetme yetkisini miras yoluyla elde eden kişi, eğer ortada başka mirasçılar yoksa, bu yetkisini kuşku yok ki gönlünce kullanır… mı? Pek öyle değil! Çünkü içinde bulunulan şartlar çoğu kez muktedirin gönlünden geçene uygun değildir. Diyelim ki çiftlik sahibi toprağına çeltik ekmek istiyor; Yeterince su bulunamazsa ne olacak?

Diyelim ki bir yönetim biriminin başına getirildiniz. Makama atanmanız kariyerinize uygun olarak yapılmış olabileceği gibi sizi araç olarak kullanmak isteyen bir politikacının talebiyle de olabilir. Koltuğunuz emeğinizin, bilgi ve becerinizin hakkıysa, yönetme görevinizi mevzuata ve dairenizin kuruluş amaçlarına uyarak yürütür, iyi bir yönetici olabilirsiniz. Size teslim edilen mühür kariyerinizin karşılığı değil de falanca siyaset soytarısının bedeli ağır olacak bir lütfuysa iktidar sarhoşu oldunuz gitti. Artık sizi kimse tutamaz. Astığı astık, kestiği kestik (!) olursunuz. Kafanız kızdıkça “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” diye başlarsınız. Yolda yürüyüşünüz, koltukta oturuşunuz, aynaya bakışınız değişir. Öyle bir sarhoş olursunuz ki koltuğunuzu borçlu olduğunuz velinimetiniz efendiniz siyaset soytarısının gücünün her şeye yettiğini, onun sağ kolu olduğunuzu, onun için vazgeçilmez olduğunuzu hayal edersiniz. Sanırsınız ki velinimetiniz efendiniz sizi en kısa sürede basamak basamak en yüksek makamlara kadar tırmandıracak. Bu sanıyla daha bir sarhoş olur, başında bulunduğunuz kurumun varlık nedenini ve uygulamak zorunda bulunduğunuz mevzuatı unutursunuz. Artık siz bir devlet memuru değil, velinimetinin emrinde bir uşaksınız. Ne var ki iktidar sarhoşluğunuzun kaynağı olan koltuğunuz sizi kör etmiş, zavallı bir uşak olduğunuzu göremez hale getirmiştir.

Lütfedilmiş yetkinin uşaklaştırdığı, hak edilmemiş koltuğun kör ettiği tek zavallı siz değilsiniz çok çok sayın iktidar sarhoşu. Sizi koltuğa oturtan siyaset soytarısı da aynı sarhoşluğun esiri. Ve onu bulunduğu yere oturtan daha büyük siyaset soytarısı da! Hatta en tepedekiler de! İktidar sarhoşlarının zararı yalnız kendilerine ve ailelerine değil ki! Onlar yalnızca kendilerini değil, kendilerine bel bağlayan şaşkınları da, toplumları da, ülkelerini de, hatta dünyayı da büyük zarara uğratırlar. Tüm insanlığa zarar verirler.

En iyisi, siz siz olun, bilgi birikiminiz ve becerinizle, kültürünüzle hak etmediğiniz koltuklardan uzak durun. Size biçilmiş fiyatların ifadesi olan, siyaset soytarılarının lütfettiği koltukları onurunuzla reddedin. O zavallıların uşağı olmayın, adam olun. Sadece adam olun. Bırakın iktidar sarhoşluğu onların olsun.

Bir Yorum Yaz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.