DIŞLANMA KORKUSU

Ne çok şeyden korkarız çoğumuz; yılandan, çıyandan, böcekten, örümcekten, yırtıcılardan, trafik kazasından, iş kazasından, psikopat saldırısından, sapık saldırısından, işsiz kalmaktan, soyulmaktan, varlığımızı yitirmekten, yakınlarımızı yitirmekten, iftiraya uğramaktan… Ve daha kim bilir nelerden korkarız. Bu korkularımızı yaşamamak için gücümüz yettiğince önlemler almaya çalışırız. Bunun için yasalara, toplumun koyduğu kurallara elimizden geldiğince uymaya özen gösteririz. Ne var ki her zaman başarılı olamayız bu konuda. Bazen nefsimiz, bazen çaresizlikler, imkansızlıklar, kışkırtmalar, tuzaklar, bazen dışarıdan gelen baskılar ve yanıltmalar… tüm yaşamımızı karartacak hatalar yapmamıza neden olur. Ortaya çıkması halinde ailemizce, içinde yaşadığımız toplumca, hatta tüm insanlıkça dışlanmamıza yol açabilecek olan bu tür suçlar, işlendiği andan itibaren failini esaret altına alır. Suçlu, artık suçunun esiridir. Suçunun ortaya çıkması halinde toplum içindeki saygınlığını, güvenilirliğini, toplumdaki yerini tümden yitireceğini bilir. Bundan dolayı da sonsuz bir korkuya kapılır. İnsanın yaşayabileceği korkuların belki de en ağırı bu korkudur: Sırlarının ortaya çıkmasının yol açacağı dışlanma korkusu…

Dışlanma korkusuna kapılan insanlar, mesleklerinin, servetlerinin, kariyerlerinin ya da iktidarlarının hangi mertebesinde bulunurlarsa bulunsunlar, sır dosyaları önlerine konulduğunda şantajcılara teslim olmaktan başka çarelerinin bulunmadığını bilirler ve kendilerinden istenen, beklenen hizmetleri yapmak, bedelleri ödemek zorunda kalırlar.

Dışlanma korkusu, sıradan insanları, ortaya çıkmasından korktukları sırlarını bilenlerin kulu kölesi haline getirir. Bu sırları bilenler, o zavallıları diledikleri gibi kullanabilirler: Haraca bağlarlar, köleleri, cariyeleri gibi kullanırlar, tetikçileri yaparlar… Her şey ellerindedir. Sonunda ellerindeki zavallı ya intihar eder, ya da kendisini kullanmakta olanları öldürür.

Dışlanma korkusunu yaşamakta olanları kullananlar yalnızca kötü bireyler değildir. Birtakım örgütler de bu tür insanlara musallat olurlar. Örneğin mafya bu tür zavallıları keşfeder ya da bir şekilde tuzağa düşürüp dışlanma korkusuna boğarsa, artık onu sonuna kadar kullanır, sömürür. Uyuşturucu çetelerinin, terör örgütlerinin çanta taşıyıcıları genellikle bu tip insanlardır.

Dışlanma korkusunu en kötü, en etkili kullananlar ise istihbarat örgütleridir: Onların hedef kişileri ya da başka bir deyişle kurbanları sıradan insanlar değildir. Kurbanlar, hedef ülkenin yönetiminde doğrudan ya da dolaylı söz sahibi olan siyasetçileri ve asker, sivil bürokratları ile kanaat önderleridir. İstihbarat uzmanları hedef kişileri ve ailelerini titizlikle inceler, çoğu kez ekonomik ve cinsel zaaflarını tespit eder, bunları kameralarla ve banka kayıtlarıyla belgeler, sonra da bu belgeleri sessizce o zavallıların önüne koyarlar… Aldıkları rüşvetlerin İsviçre bankalarındaki hesap dökümlerini, kendilerinin, eşlerinin ya da çocuklarının gayrimeşru cinsel ilişkilerini içeren kasetleri önlerinde bulan zavallılar bu durumda ya teslim olacak, ya da dosyaların yayınlanmasıyla toplumdaki saygınlıklarını yitireceklerdir… Teslim olanlar her gün yeniden öle öle makamlarında kalırlar; teslim olmayanlar ise…

Bir Yorum Yaz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.