SEVGİLİ GÖNENLİLER, BU YAZIMI LÜTFEN OKUR MUSUNUZ !!!
Sevgili Gönenliler,
Hemşerinizim. Kocapınarlıyım. 83’üncü yaşımı tüketiyorum. Savaştepe İlköğretim Okulu’ndan, İstanbul Eğitim Enstitüsü Türkçe bölümünden ve Ankara Hukuk Fakültesi’nden mezunum.
Evliyim, bir oğlum, üç kızım ve üç torunum, birkaç yıldır elimden neredeyse hiç ayrılmayan bir de bastonum var. Çok mutluyum ve sağlıklı sayılırım.
Ekmek kavgamın yaklaşık 30 yılını eğitim alanında öğretmen, yönetici ve müfettiş, sonraki 25 yılını ise hukuk alanında avukat olarak geçirdim. Öğretmenlik yıllarımın bir bölümünde odun keserek ve badana, yağlı boya işleri yaparak borçsuz yaşamaya çalıştım. Avukatlığımın 15 yılında Bandırma’da, son 10 yılını ise Gönen’de çalışarak geçirdim. 2016 yılı başında hukuk büromuzu ortak arkadaşlarıma devrederek kendimi emekli ettim.
O günden beri aralıksız olarak yeni bir dünyada, bilim insanlarının “Evren’in, cansız ve canlı doğa’nın, diğer canlı türlerinin ve insan’ın türeyişi, insan’ın ilkel yaşam koşullarından günümüzdeki yaşama biçimlerine kadar geçirdiği evrime dair saptama ve açıklamalarını bulup incelemeye çalıştım. Hiç bitmeyecekmiş gibi görünen bu çalışma beni en sonunda topluma yabancılaştırmıştı. Bunu fark edince dehşete düştüm ve aralarında yaşamakta olduğum insanların sosyal, siyasal ve ekonomik koşullar içinde düpedüz bunalmış olduklarını, sorunlarının çözülmesi için başta sık sık dualar okumakta iseler de bundan hiç bir fayda görmediklerini fark ettim.
Halk, ülkeyi nas’ları uygulayarak yoksulluk batağını biraz daha derinleştiren iktidarın bu kötü süreçteki sorumluluğunu göremiyor, dinsel inançları kullanarak saltanatını sürdürme oyununu anlayamıyordu. Halk katlanılmaz derecede bunalmış, kahvehanelerde, sokakta bu durumdan sorumlu gördüklerine öfkeyle sövüp sayıyordu. Ne var ki Atatürk’ün kurduğu bu devlette hala halkın devleti olma amacını güden bir C.H.P. vardı ve iç sorunlarını aşarak nihayet birinci hedefinin bu baskıcı, halk düşmanı, sermayeci iktidarı demokratik yoldan sandığa gömebilecek olduğunu nihayet hatırlamıştı. Öte yandan yoksulluktan bunalan halk öfkesini meydanlarda, sokaklarda iktidar sahiplerine alenen sövüp sayar duruma gelmiş, bundan dolayı binlerce kişi sorumlu sandıkları kişileri protesto etmeye başlamıştı. Bundan dolayı binlerce kişi yargılanıyor, yaklaşık üçte biri kadarı mahkum oluyordu…
Bu gidiş en sonunda, haksızlıktan, adaletsizlikten, hukuksuzluktan bunalan halk ve C.H.P. nihayet meydanlarda buluşmaya başladı.
Bu, yepyeni bir durumdur. C.H.P. kendini bu yeni ve umut verici duruma uyduracak yeni kadrolara kapılarını açmalı ve kapı açma işi temelden başlamalıdır. içinde bulunduğumuz dönem, C.H.P.’nin yeni il ve ilçe yönetimlerinin seçilmesi süreci yaşanacaktır.
Bu nedenle önce bir hatırlatmada bulunacağım: İktidar partisi ve akademik temsilcileri “YÜKSEK TAHSİLLİLER ARTTIKÇA BİZİM OYLARIMIZ DÜŞÜYOR. BİZ, CAHİLLERİN FERASETİNE GÜVENİYORUZ.” demektedirler.
Anlayabilenler için bu söz, bir iktidarın bir millete açık seçik İHANET itirafıdır. O halde C.H.P.”YE DÜŞEN GÖREV ilçe ve il yöneticileri ile delegeleri seçerken ÜNİVERSİTE MEZUNU ADAYLARA ÖNCELİK TANIMAKTIR.
Yazımın başında kendi geçmişimden söz etmiştim. Amacım asla şahsımla ilgili bir talepte bulunmak değildir. Seksen üçüncü yaşını tüketmekte olan eli bastonlu bir kişinin herhangi bir görev talep etmeyeceğini hepiniz takdir edersiniz.
Yazımı okumak zahmetine katlandığınız için teşekkür eder, hak, hukuk, adalet ve insanlık mücadelemizde başarılar dilerim. 24.08.2025, Remzi KISA, KOCAPINAR.